2004 yılı sonlarına doğru yayınladığım araştırma-inceleme kitabı "ARAYA PARÇA GİREN YILLAR" bugüne dek üzerine en çok haber çıkan, en çok ses getiren kitaplarımdan biri oldu. 70'li yıllardaki Seks filmleri furyası dönemine bugüne dek pek de bakılmayan bir gözle bakan bu kitabı 19 yıla varan bir bilgi-belge-araştırma birikimi sonucunda yazmıştım. Kitabın hemen girişine 1986 yılında yazdığım, 2004'te yıllar sonra yeniden elden geçirdiğim "İKİ FİLM BİRDEN" adlı o dönemi anlatan şiirimi koydum... Bu şiir çok ilgi çekti... Kitabın 2004 Ekim'indeki yayınlanışı sonrasında CnnTürk'teki "Karalama Defteri" adlı program için, İhsan Yılmaz benimle bu filmlerin İstiklal Caddesi üzerinde zamanında oynadığı sinemaların yakınında röportaj yaparken, bu röportaj sırasında, "İKİ FİLM BİRDEN" adlı bu şiiri seslendirmiştim..."İKİ FİLM BİRDEN" şimdi ilk kez ŞİİRZOFREN'de karşınıza geliyor...
İKİ FİLM BİRDEN
İki film birden girdi hayatıma
Anadan üryanım ben
Bir biletle kesildi ömrümün ergenliği
Yer gök bir karanlık içinde
El feneriyle gelen bir adam gösterdi
Cinsel hayattaki yerimi
Arzularım birden gök perdeye düşüp okeylendi
Daha onbeşindeydim
Son arzun nedir diye sorsalar
Arzu Okay derdim de
Başka bir şey demezdim
Derken film film içinde
Behçet samanların içinde
Yok Devenin Başı, yok Öttür Kuşu
Tecavüzcüler tellal ,
Beş Tavuk Bir horoz iken
Bir Seher Şeniz vakti
Figenlerim Han sahibiydi şimdi
Çok yorgunum Hancı Figen
Şuraya kendini ser yavaş yavaş
Onca vücut görmüş gözlerim
Tüm Melekler Görgün şahidim
Gözlerimin Feri Cansel Cansel
Tavuk mu yumurtadan çıkar,
Yumurta mı tavuktan sorusu bize vız geldi
Bizim sorumuz:
Civciv mi kuştan çıkar, kuş mu civcivden’di
Birden civcivler çıkıp da basınca perdeyi
Anladık ki kuşlar da çıktı
Kuşlar kadar hürdük şimdi
Kartal Pendik
Kazım Kartal’la gittik geldik az önce
Behçet abinin arasına parça koydular
İçimiz parçalandı, yüreğimiz yandı
Gördüğümüz manzara karşısında
Dudaklara baktıkça
Dudaklarımız uçukladı
Bilmezdik ki vücutların bu denli birbirine yakın olduğunu
İki film birden görmezden önce
Bilmezdik ki öpüşmelerin bu denli yakıcı olduğunu
Elin Fransızı gibi öpmezden önce
Adı Güneşti sinemamızın
Kendisi karanlık ve izbe
Güneş görmeyen yerlerimizin sinemasıydı
Hep Ay gördük biz perdede
Gördüğümüz ay ne dolunay, ne yarımay
Gördüğümüz ay Dilber Ay’dı
Bizim için tüm memeliler Zerrin Egeliler’di
Zerrin görünümlü bir Doğan’la
Daha doğrusu Zerrin Doğan’la
Bayandan temiz pornoya girdik günün birinde
Elden düşme bir cinsellikle
Makinistler hababam şanzıman indirdi
Kimbilir o perdenin kaç bininci kilometresinde
Memeler geldi üzerimize
Memeler sallandı
Uzaklaşan ergenliğimizin ardından
Mendil niyetine
Kalçalar girdi karanlık düşlerimize
Düşlerimize sığmayan kalın kalçalar
Yatağa düştü cinselliğimiz
Anlatılamaz, ölçülemez ateşler içindeydik
Cayır cayır yanıyorduk
Adı Güneş’ti sinemamızın
Biz yazları hep o sinemada yandık
Kavrulduk, kor olduk
Kışları okulu kırıp, çok vücutlar tanıdık
Bedenden ikmalsiz geçtik
Sermet Serdengeçti, biz iki filmden geçemedik
İki film birden izlerken
Ergenden iki ömür birden yaşlandık
Mutlu cinselliklerin, özgür aşkların
doyasıya sevdaların çocukları değildik ki
Leyleklerin getirip bıraktığı bir ömrün
Türk çocuklarıydık hepimiz
O yüzden her daim
hep Mine’lerle Mutlu olduk biz...
Cihan Demirci (1986)
------------------------------------------------------------------------------------------------
SİYAH GÖSTERİR
Siyah giyiyoruz şimdilerde sıkça
Siyah giyiyoruz
Kiri göstermiyor diye avunuyoruz
Oysa siyah bizi gösteriyor
Cihan Demirci
Mayıs 2003 Erenköy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder