23 Şubat 2007 Cuma

ŞİİRZOFREN
CİHAN DEMİRCİ ŞİİRLERİ
YAYINLAYAN
BİR ŞİİR BLOGUDUR....


İLK MERHABA...

Sevgili dostlar... Ben de pek çok insan gibi yazma eylemine çocuk yaşta şiirle başladım... Şiiri çocuk yaşta çok sevdim. İçime ilkokul çağlarında düşen "mizahçı" olma isteğiyle birlikte şekillendi şiir tutkum... Henüz ilkokul 4. sınıfta okurken ilkokul öğrencileri arasında "Tutum Haftası" nedeniyle düzenlenen bir şiir yarışmasında "çocukça" yazılmış bir şiirle birinci olmam beni şiire daha da yaklaştırdı. Ortaokul ve lise yıllarımda şiirlerimden elde hazırlanmış kitapçıklar yapmaya başladım. Bir ara hece ölçüsün bile denedim. Şimdilerde "O da ne yaaa?" denecek bir şekilde... Giderek "Hiciv" yani "Taşlama" şiirlere olan merakım arttı, özellikle de 70'li yılların sonlarına doğru lisede okurken... Yaşanan toz duman günlerin de etkisiyle kendimi hiciv ağırlıklı şiirlere verdim kendimi. Bu dönemde Osmanlı'dan bugüne dek gelen Hiciv şiirimize ilgi duyup, neredeyse tüm hiciv şairlerini okumaya başladım. Şair Eşref'le Neyzen Tevfik en büyük şairlerim oldu o yıllarda. Ümit Yaşar Oğuzcan'ı da yaşayan bir şair olarak sevdim, hatta bir şans eseri onunla daha sonra aynı iş yerinde kısa sürede olsa birlikte çalışma fırsatım oldu. Sonra Orhan Veli ve Özdemir Asaf bana çok daha yakın geldi. Derken GIRGIR dergisine gitmeye başladım... Gırgır'a önceleri sadece karikatür götürürken, Oğuz Aral ustanın "Haşlama Taşlama" adlı bir şiir köşesini 70'lerin sonunda dergiye koymasıyla birlikte taşlama şiirlerimi de iletme cesareti buldum kendimde...



YAYINLANAN İLK ŞİİRİM:
"GENÇ ÖĞRETMEN DESTANI"


GIRGIR dergisinin 8 Haziran 1980 tarihli 409. sayısının "HAŞLAMA-TAŞLAMA" köşesinde çıkan ilk şiirim...




GIRGIR'ın 410. sayısında, 15 Haziran 1980 tarihinde yayınlanmış şiirim...



Gene GIRGIR'dan bir şiirim... 17 Haziran 1980 tarihli Gırgır'ın 419. sayısı.



GIRGIR'ın "HAŞLAMA TAŞLAMA" adlı bu köşesinde ilk şiirim 8 Haziran 1980 tarihinde, yani 12 Eylül öncesi bir dönemde çıktı... Bu şiirin ardından bu köşede, arka arkaya, dörtlüklerden oluşan taşlama şiirlerin yayınlandı... Daha sonra 1981 yılında, ilk profesyonel çalıştığım dergi olan Ses Dergisinin, Atmaca mizah ekinde artık dörtlüklerden uzaklaşıp, daha da kısa ve vurucu hale gelmeye başlayan mizahi şiirlerimi yayınladım... 1980'de, henüz 17 yaşındayken amatörce bir kitap taslağı hazırladım. 1980 yılı sonunda kalkıştığım ilk şiir kitabı girişimim sonuçsuz kaldı. Kitabı bastırmaktan umudu kestiğim günlerden birinde, şiirlerimi gören ve çok seven, her daim rahmetle andığım mizah dehası Suavi Sualp; “Sende çok iş var ama bu genç yaşta kitap mitap ne iş” demiş ve genç yaşta kitap çıkarmanın ne denli yaş bir iş olduğunu ne de güzel anlatmıştı...

Ülkede darbe daha yeni olmuştu ve o dönemdeki çabalarımla mümkün olmadı ama yılmadım epeyce uğraştıktan sonra 1985'te ilk şiir kitabım olan "ÇIKIŞLAR ARKA KAPIDAN"ı yayınladım... Bu kitap aynı zamanda benim ilk kitabımdı... 1980'de bastıramadığım o kitaptan “ÇIKIŞLAR ARKA KAPIDAN”a sadece 8 şiir aldım. Geri kalan şiirler 1982 yılından 1985'e dek geçen süre içinde yazılmıştı.

Bakın kitabımın önsözünün sonunda o zamanlar (1985'te) şunları yazmışım o heyecanla:

Hicivde ima vardır, alay vardır, iğne vardır ve giderek küfür vardır. Bu, devire ve şaire göre değişir. Ancak değişmeyen hicvin belgeci yönüdür. Toplumların geçirdiği dönemleri hiciv şiirlerine bakarak gayet net görebilirsiniz. Çağdaş hicvin temel amacı “net görebilmeyi sağlamak” olmalıdır.

Bu kitapta “Şiir gibi şiirler” bulacaksınız. Ben belki de şiir yazmıyor, şiirle inceden alay ediyorum!.. Şiir tanımlarını zorladığım gibi yer yer absürd sınırları da zorlayıp uçtuğum dizlerle gözlenebilir. Ancak yere sağlam basabilmek için bazen uçmak gerektiği kanısındayım.

İstiyorum ki hicvin sadece kaba sövgü olamadığın görün. Hem sonra bütün şiirlerimde hiciv vardır da demiyorum. Şu bir gerçek ki, şiiri hiçbir zaman sırf “imge” olarak görmedim. Benim anlatmak istediklerim yalın olmalı. Bazen bu yalınlığı ince buluşlar süsler, bazen de absürd çıkışlar, hepsi o kadar...

İnsanımızın kime güveneceğini, neye inanacağını şaşırdığı, neyin doğru, neyin eğri olduğunu bilemez hale geldiği günümüzde hiciv sanatımız çağdaş yorumlara açık şairini bekliyor...

Evet efendim, uzun sözün kısası, ben de ilk kitabı zor bastırma onurunu yaşarken, ülkemizdeki bir geleneği de sürdürmüş olmanın buruk kıvancını duyuyorum!..

Ancaaaaaak... Benden öyle kolay kolay kurtulmak yok, ona göre. Bugün uzunlu, kısalı 120 şiirimle geldim huzurlarınıza, yarın karikatür albümleriyle, mizah öyküleriyle, tiyatro oyunlarıyla, mizah üstüne araştırmalarımla gene geleceğim karşınıza. Yeter ki siz kaybolmayın oradan...

Sözü bir hayli uzattım değil mi?.. Affedin... İlk kitap heyecanı işte, anlayın beni... Eğer sizin de başınıza bir yerlerden bir şeyler düştüyse buyrun girin artık şiirlerime...

Şiirlerim konuşsun artık sizinle. Sonra... Sonrası; “ÇIKIŞLAR ARKA KAPIDAN”

Yeniden görüşebilmek dileğiyle, gençlik ve güçlükle hepinize...

CİHAN DEMİRCİ 5/2/1985 ERENKÖY

******

Evet, işte böyle bitiyor önsöz... Şimdi yıllar sonra "ŞİİRZOFREN" adlı bu internet blogunda sizlerle hem geçmişte yazdığım kitaplarıma girmiş şiirlerimi, hem de henüz herhangi bir yerde "yayınlanmamış" yepyeni şiirlerimi bulacaksınız... Benim türettiğim "ŞİİRZOFREN" sözcüğü sanırım ilk kez 1994'te yazdığım bir şiire verdiğim ad olarak "SAZAN MEVSİMİ" adlı ikinci şiiir kitabımda yer almıştı..."Neden Şiirzofren?" derseniz, şu akla ziyan ülkeye bakın demek bile yeterli sanırım...