Mizahçılığı öne çıkarmış mütevazı bir şair olarak şiirlerime "ŞİİR GİBİ ŞİİRLER" demiştim ilk şiir kitabım olan "ÇIKIŞLAR ARKA KAPIDAN"da...
Kitabımı tanıtan ilan o zamanlar çalıştığım gazete olan Güneş'te bir kaç kez çıkınca epeyce mektup geldi. İçleri pul dolu mektuplar... Fakat bu pulların bir kısmı ya yırtık, ya da başka bir mektuptan koparılmış filandı. Ben gene de yolladım kitapları... Elime geçen pulları toplayıp Sirkeci'deki Büyük Postane'ye gitmeye başladım sıkça. Artık postanede beni tanımışlardı. Yakın zamanlara kadar evimin içinde bu pullardan bulduklarım oluyordu. Aradan geçen yıllar içinde Türk parası da pul olduğu için elimde kalan pullar hiçbir işime yaramadı!...
Kitabın Güneş gazetesinde çıkan ilanlarından bir tanesinin siyah-beyaz hali...(1985)
Evet "ÇIKIŞLAR ARKA KAPIDAN" adlı bu ilk kitabımın çıkış serüveni ve sonrasında yaşadıklarım bitecek gibi değil... Bu kitaptan hala sağda solda bir kaç paket kalmış olabilir... Tam 10 yıl kadar sonra bu kitabın önce ikinci baskısını, 1 yıl sonrasında da üçüncü baskısını yapabilmiş olmak bana yıllar sonra, geç de olsa bir mutluluk tattırmıştı. En son 1995 yılında 3. basımı yapılan "Çıkışlar Arka Kapıdan" benim için çok özel bir kitap... İlk heyecan, ilk serüven o...Bu yüzden benim için çok ayrı bir yeri var...Şimdi size bu kitapla ilgili olarak yaşadığım iki ayrı olayı da anlatmak istiyorum...
OYNANAMAYAN TEK KİŞİLİK OYUNUM!
"Çıkışlar Arka Kapıdan" adlı kitabım aynı yıl içinde ikinci bir talihsizlik daha yaşadı. “1985 Gençlik Yılı” henüz sürüyordu. Yaz başlarıydı... 1981 yılında tiyatro salonunda sergi açtığım sırada tanıştığım Enis Fosforoğlu şiir kitabımı okumuş ve çok beğenmişti. Bir gün beni aradı ve bana; “Bu kitabı tek kişilik oyun haline getirebilir misin?” teklifini getirdi. Bu teklif çok hoşuma gitmişti doğrusu... Henüz 22 yaşındaydım ve o yaşta ilk oyunum oynanacaktı... Hem de şu malum “Gençlik Yılı”na ekstra bir tepki fırsatı daha bulacaktım... 1985’in yaz aylarında dünya ile ilişkimi kesip eve kapandım ve kitaptaki şiirlerden yararlanarak tek kişilik, iki perdelik bir oyun yazdım.
"ÇIKIŞLAR ARKA KAPIDAN" (1985) ADLI İLK KİTABIMLA İLGİLİ BASINDAN ÇEŞİTLİ KUPÜRLER...
YAYINLANMAYAN GAZETE İLANI!"
Çıkışlar Arka Kapıdan" adlı kitabımı dağıtıma veremeyince, sadece çalıştığım Güneş gazetesinde ilan çıkartmak bana yetmemişti. Dile kolay iki ayrı evde toplam 35 paket kitap vardı.. O yüzden, gene kendi imkanlarımla, oturup Cumhuriyet gazetesine, dikkat çekici, ilginç sayılabilecek bir ilan vermeye karar verdim.
Yılın son günü, yani 31 Aralık 1985 tarihinde yayınlanması için Cumhuriyet gazetesine aşağıda okuyacağınız ilanı götürdüm. İlanın üstünde vesikalık bir fotoğrafımda vardı ve altında şu satırlar yer almaktaydı:
Yukarda gördüğünüz bu masum ilan Cumhuriyet gazetesinde o zaman olay oldu!.. İkinci sayfada yayınlanacaktı. İlanın yayınlanacağı tarihten birkaç gün önce gazeteye gittim. Bizim ilan, ilan müdürüne kadar gitmiş ve en sonunda o vakitler gazetenin müessese müdürü olan Emine Uşaklıgil tarafından Gençlik Yılı’na hakaret edildiği gerekçesiyle basılması sakıncalı bulunmuştu... Evet, Cumhuriyet gazetesi gibi bir gazete ilanımı basmayarak bana geri vermişti. Bu benim Cumhuriyet gazetesiyle ilgili ilk büyük hayal kırıklığımdır, bu hayal kırıklıklarım bugün de fazlasıyla sürmektedir ne yazık ki...
Bu arada tüm bu zorluklara rağmen "ÇIKIŞLAR ARKA KAPIDAN" çıkışının 10. yılında yani 1995'te 2. basımını Papirüs Yayınlarından yaptı ve sonrasında da 3. basıma kadar ulaştı!..
Tüm bu yaşananların da etkisiyle olsa gerek ikinci kitabım olan “GEYİK MUHABBETLERİ”ni bir yayınevine vermeye aradan 5 yıl geçtikten sonra ancak 1990 yılında cesaret edebildim. Bana büyük manevi desteği olan Tarık Dursun K. ağabeyin editörlüğündeki Güneş Yayınları’ndan piyasaya çıkan “Geyik Muhabbetleri” o yıl aylarca en çok satan kitapların tepesinde gezindi ve bugüne dek 50 binleri aşan bir satışa ulaştı...
Benim “Geyik Muhabbetleri” dizisinde çıkan 3 kitabımda da, sonraki kitaplarımda da pek çok "şiir" gizlidir aslında... Dikkatli okurlarım da bunun farkındadır. Zamanında şiirle ilgili yaşadığım talihsizliklerden ötürü sanırım şairliğimi giderek mizahçılığımın içine aldım ve gizleme ihtiyacı hissettim.
Bu durumu benden önceki mizah ustaları da yaşamışlar aslında. Nedense bu ülkenin edebiyat camiası, mizahçının şiir yazmasını dikkate pek almamış yeterince önemsememiştir. Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz bunun kavgasını vermiş mizah ustalarıdır!.. Tüm bunların etkisiyle ben de, aslında şiir olarak da yazdığım bir yazı formunu düz yazıya çevirerek okura vermeye başladım sonraki kitaplarımda... Bu anlamda giderek gizli bir şair, ama açık mı açık bir mizahçı olmak belki de daha çok hoşuma gitti, çünkü insanlara bu şekilde daha kolay ulaşma olanağı buldum, bilemiyorum...
Evet yola ilkokul çağlarında şiir yazarak başlamış bir çocuk, lise çağlarında bu işe daha fazla önem verip taşlama-hiciv ağırlıklı şiirlerini yayınlamaya, sonrasında kitap yapmaya başladı ama özellikle 80 darbesi sonrasındaki şiir ortamında şairliğini ikinci plana alıp, mizah yazarlığını, mizahçılığını, çizerliğini ön plana çıkardı ama şiirden hiç kopmadı, şiir üretmeye ve okumaya devam etti. 1999 yılında yayınladığım "Sazan Mevsimi" ikinci şiir kitabım oldu. Çocuk şiirlerimde kitap olmayı bekliyor... Şiirlerim "ŞİİRZOFREN" bloğuyla internet ortamına da taşınıyor... O zaman ŞİİR DOLUSU SEVGİLERLE HEPİNİZE...
CİHAN DEMİRCİ (28 AĞUSTOS 2007)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder